Otizm Spektrum Bozukluğu (OSB), beynin gelişimini etkileyen ve bireyin sosyal etkileşim, iletişim ve davranışlarında farklılıklar gösteren nörogelişimsel bir durumdur. “Spektrum” kelimesi, otizmin çok geniş bir yelpazede, her bireyde farklı şiddet ve kombinasyonlarda görülen belirtiler barındırdığına işaret eder. Bu nedenle otizmli bireylerin hepsi aynı özelliklere sahip değildir ve her birinin kendine özgü güçlü yönleri ve zorlukları bulunur.
Otizmin belirtilerini erken yaşta fark etmek, çocuğun gelişimine yönelik destekleyici müdahalelere en kısa sürede başlanabilmesi için hayati önem taşır. Erken teşhis, bireyin potansiyelini en üst düzeye çıkarmasına ve yaşam kalitesini artırmasına yardımcı olur.
Otizm Spektrum Bozukluğu’nun Erken Belirtileri
Otizm belirtileri genellikle 12-24 ay civarında belirginleşmeye başlar, ancak bazı durumlarda daha erken veya daha geç de fark edilebilir. Ebeveynler, çocuklarının yaşıtlarına göre gösterdiği farklılıkları gözlemleyerek şüphelenebilirler. Aşağıdaki belirtiler, bir çocuğun OSB riskini taşıdığına dair işaretler olabilir:
Sosyal İletişim ve Etkileşimde Gözlemlenen Belirtiler:
Bu belirtiler, otizmin temel özelliklerindendir ve en erken fark edilen belirti grubu olabilir.
- Göz Teması Kuramama veya Sınırlı Göz Teması: Bebeklik döneminde ebeveynle, daha sonra ise çevresiyle yeterli göz teması kurmaktan kaçınma.
- İsme Tepki Vermeme: 6-12 aylık bir bebeğin, kendi ismi söylendiğinde dönüp bakmaması veya tepki vermemesi.
- şKısıtlı Jest ve Mimik Kullanımı: İşaret parmağıyla bir şeyi göstermeme (işaret etmeme), el sallama gibi basit sosyal jestleri kullanmama.
- Ortak Dikkat Becerisinin Gelişmemesi: Bir nesneye veya olaya bakarak ebeveyniyle ortak dikkat paylaşımına girememesi.
- İlgiyi Paylaşmama: Oyuncağını ebeveynine göstermeme veya oyun sırasında ebeveynin tepkisine bakmama.
- Taklit Oyunları Oynamama: Başkalarını taklit etmeye ilgi göstermeme veya yaşıtlarıyla karşılıklı taklit oyunlarına katılamama.
- Yalnız Oynamayı Tercih Etme: Akranlarıyla oyun oynamak yerine tek başına olmayı seçme.
Tekrarlayıcı Davranışlar ve Sınırlı İlgi Alanları:
Bu davranışlar, otizmli bireylerin dünyaya bakış açıları ve duyusal hassasiyetleriyle yakından ilişkilidir.
- Sınırlı İlgi Alanları: Belirli bir konuya, nesneye veya rutine karşı aşırı ve takıntılı bir ilgi gösterme (örn; dönen tekerleklere, araba markalarına veya dinozorlara).
- Tekrarlayıcı Hareketler (Stimming): El çırpma, parmak ucunda yürüme, sallanma, dönme gibi ritmik ve tekrarlayıcı bedensel hareketler.
- Rutinlere Bağlılık: Günlük rutinlerde en ufak bir değişikliğe bile aşırı tepki gösterme ve bu değişikliklerden rahatsız olma.
- Nesneleri Sıralama veya Dizme: Oyuncaklarla amaçsızca oynamak yerine, onları belli bir düzen içinde sıralama veya dizme eğilimi.
Konuşma ve İletişimdeki Farklılıklar:
- Konuşmada Gecikme: Yaşıtlarına göre konuşmaya geç başlama veya hiç başlamama.
- Ekolali: Duyduğu kelime veya cümleleri anlamsız bir şekilde tekrar etme.
- Robotik veya Monoton Konuşma: Duygusal tonlamalardan yoksun, mekanik bir ses tonuyla konuşma.
- Zamirleri Karıştırma: "Ben" yerine "sen" veya "o" gibi zamirleri yanlış kullanma.
- Sohbet Başlatmada ve Sürdürmede Zorluk: Diyalog başlatamama veya sadece kendi ilgi alanları hakkında konuşma eğilimi.
Otizm Tanı Süreci: Neler Yapılmalı?
Otizm tanısı, tek bir test veya kan tahlili ile konulamaz. Bu, titiz bir süreç gerektiren, multidisipliner bir yaklaşımdır.
1. Ebeveynin Gözlemleri:
Ebeveynler, çocuklarının gelişiminde yukarıdaki belirtilerden herhangi birini fark ettiklerinde, şüphelerini göz ardı etmemelidir. Çocuk gelişiminde bir sorun olduğunu hissetmek, tanı sürecinin ilk adımıdır. Bu gözlemler not edilmeli ve doktora iletilmelidir.
2. Pediatrik Muayene ve Yönlendirme:
Çocuğunuzun gelişimini takip eden bir çocuk doktoru (pediatrist), rutin kontroller sırasında gelişimsel gecikmeleri veya otizm belirtilerini fark edebilir. Şüpheli bir durum varsa, pediatrist sizi bir çocuk ve ergen psikiyatrisi uzmanına yönlendirecektir. Bu adım, tanı sürecinde en önemli köprüdür.
3. Gelişimsel Değerlendirme ve Uzman Görüşü:
Çocuk ve ergen psikiyatrisi uzmanı, kapsamlı bir değerlendirme yaparak tanı koyar. Bu değerlendirme süreci şunları içerebilir:
- Gözlem: Uzman, çocuğu oyun sırasında veya sosyal bir ortamda gözlemleyerek sosyal etkileşim, iletişim ve davranış farklılıklarını inceler.
- Gelişimsel Testler: Çocuğun dil, motor, bilişsel ve sosyal gelişimini değerlendirmek için standartlaştırılmış ölçekler ve testler (örneğin; ADOS-2, ADI-R) kullanılır.
- Ebeveyn Görüşmesi: Uzman, çocuğun erken gelişim öyküsü, sosyal davranışları, ilgi alanları ve tekrarlayıcı davranışları hakkında ebeveynlerden detaylı bilgi alır.
- Diğer Uzmanların Görüşleri: Konuşma terapisti, fizyoterapist veya işitme uzmanı gibi diğer uzmanlardan da görüş alınabilir.
4. Tanı ve Eylem Planı:
Tüm bu değerlendirmeler sonucunda, uzman kesin tanıyı koyar. Tanı konulduktan sonra, aileye yönelik kapsamlı bir bilgilendirme yapılır ve çocuğun bireysel ihtiyaçlarına yönelik bir müdahale planı oluşturulur. Bu plan genellikle şunları içerir:
- Erken Yoğun Davranışsal Müdahale (ABA): Otizmli çocukların iletişim ve sosyal becerilerini geliştirmeye yönelik en etkili yöntemlerden biridir.
- Konuşma Terapisi: Dil ve konuşma becerilerini geliştirmeye yönelik çalışmalar.
- Ergoterapi (İş ve Uğraşı Terapisi): Duyusal hassasiyetleri yönetmeye, motor becerileri ve günlük yaşam becerilerini geliştirmeye yönelik terapiler.
- Ebeveyn Eğitimi ve Danışmanlığı: Ailelerin otizmi anlamalarına ve çocuklarıyla daha etkili iletişim kurmalarına yardımcı olacak eğitimler.
Otizm, erken fark edildiğinde ve uygun müdahalelerle desteklendiğinde, bireyin potansiyelini en üst düzeyde kullanmasını sağlayan bir durumdur. Şüphe durumunda, en doğru adım, bir çocuk ve ergen psikiyatristine başvurmaktır. Erken teşhis ve müdahale, otizmli bireylerin topluma tam katılımını sağlamak ve yaşam kalitelerini artırmak için atılabilecek en önemli adımdır. Unutmayın, otizm bir hastalık değil, farklı bir gelişim yoludur ve sevgi, sabır ve uzman desteğiyle aydınlanan bir yoldur.