Duygusal Aldatma Nedir? Fiziksel Olmayan İhanetin Sınırları ve Yıkıcı Etkileri

Duygusal Aldatma Nedir? Fiziksel Olmayan İhanetin Sınırları ve Yıkıcı Etkileri

Partnerinizin telefonu çaldığında, aniden ekranı sizden sakladığını veya odayı terk ettiğini fark ettiniz mi? "Sadece bir iş arkadaşı" dediği o kişiyle, gece geç saatlere kadar süren, sizin asla okuyamadığınız uzun ve samimi mesajlaşmalarına tanık oldunuz mu? İlişkinizdeki en derin sorunları, en kişisel hayallerinizi veya korkularınızı sizinle konuşmak yerine, bu "arkadaşıyla" paylaştığını, sizinle kuramadığı o duygusal bağı onunla kurduğunu hissediyor musunuz? Birlikteyken bile, zihninin ve kalbinin başka bir yerde olduğunu, aranızda adını koyamadığınız, görünmez ama bir o kadar da keskin bir "üçüncü kişinin" gölgesi olduğunu seziyor musunuz? Ve bu endişelerinizi dile getirdiğinizde, "Sen delisin," "Kıskançlık yapıyorsun," "Abartıyorsun, biz sadece arkadaşız" gibi cümlelerle sürekli olarak geçersizleştiriliyor, kendi sezgilerinizden ve akıl sağlığınızdan şüphe etmeye mi zorlanıyorsunuz?

Eğer bu senaryolar, ilişkinizin acı bir gerçeğiyse, yaşadığınız bu derin ihanet hissinin bir adı var: Duygusal Aldatma (Emotional Infidelity).

Duygusal aldatma, fiziksel bir temas, bir öpücük veya cinsel bir birliktelik içermese de, birçok insan için fiziksel aldatmadan çok daha yıkıcı ve acı verici olabilen, sinsi ve karmaşık bir ihanet türüdür. Bu, bir partnerin, romantik ilişkisinin dışındaki bir kişiyle, birincil ilişkisinin temelini oluşturan duygusal ve zihinsel bağı zedeleyecek kadar derin, samimi ve gizli bir bağ kurmasıdır. Bu, sadece "yakın bir arkadaşlığa" sahip olmak değildir. Bu, ilişkinizin kalbine, o en mahrem, en özel alana, gizlice üçüncü bir kişiyi dahil etmektir.

Bu kapsamlı rehberin amacı, modern ilişkilerin bu en gri ve en çok tartışılan alanına bir netlik getirmektir. "Sadece arkadaşlık" ile duygusal aldatma arasındaki o ince ama hayati çizgiyi nereden çekeceğimizi, bu görünmez ihanetin ardındaki psikolojik nedenleri, hem aldatılan hem de aldatan taraf üzerindeki yıkıcı etkilerini ve en önemlisi, bu enkazın altından kalkmanın mümkün olup olmadığını tüm detaylarıyla inceleyeceğiz. Bu, bir suçlama manifestosu değil, bir anlama ve iyileşme kılavuzudur.

Unutmayın, bu tür bir ihanetin yarattığı travma, genellikle tek başına aşılamayacak kadar derindir. Güvenin yeniden inşası, eğer mümkünse, yoğun bir çaba ve mutlaka profesyonel bir rehberlik gerektirir. Eğer bu satırları okurken kendi acınızı veya ilişkinizdeki çıkmazı görüyorsanız, bu durumun yarattığı depresyon, anksiyete ve travma belirtilerini değerlendirmek ve bu zorlu yolculukta size destek olacak bir yol haritası çizmek için atılacak en sağlıklı ilk adım, bir uzmana başvurmak, yani bir psikiyatri randevusu almaktır.

Hızlı Cevap: Duygusal Aldatma Nedir ve Sınırları Nelerdir?

Duygusal aldatma, bir kişinin romantik partneri dışında başka bir kişiyle, birincil ilişkisine tehdit oluşturan, gizli ve yoğun bir duygusal bağ kurmasıdır. Fiziksel temas olmasa da, bir ihanet olarak kabul edilir. Bu durumu masum bir arkadaşlıktan ayıran üç temel sütun vardır: 1) Gizlilik: Partnerden saklanan mesajlaşmalar, konuşmalar ve buluşmalar. 2) Duygusal Yakınlık: En derin sırların, hayallerin ve korkuların partner yerine üçüncü kişiyle paylaşılması, onun birincil duygusal destek kaynağı haline gelmesi. 3) Cinsel veya Romantik Kimya: Açıkça yaşanmasa bile, altta yatan bir flörtleşme, çekim veya "ne olabilirdi?" fantezisi. Duygusal aldatma, genellikle ilişkideki karşılanmamış duygusal ihtiyaçlardan kaynaklanır ve aldatılan partner üzerinde, kendi gerçekliğini sorgulama (gaslighting), değersizlik hissi ve travma gibi yıkıcı etkilere yol açar. Bu durumdan kurtulmanın ilk adımı, aldatan tarafın durumu kabul etmesi ve üçüncü kişiyle olan tüm teması kesmesidir. Güvenin yeniden inşası, ancak radikal bir dürüstlük, sorumluluk alma ve genellikle çift terapisi ile mümkündür. Bu sürecin yarattığı yoğun stres, anksiyete veya depresyonu yönetmek için bireysel terapi ve gerekirse bir psikiyatri randevusu alarak tıbbi destek almak, iyileşme için kritik önem taşır.

Bölüm 1: Gri Alanın Haritası - "Sadece Arkadaşlık" Ne Zaman Çizgiyi Aşar?

"Karşı cinsten arkadaşımız olamaz mı?" Bu, duygusal aldatma konusundaki en yaygın ve en haklı savunma sorusudur. Elbette olabilir ve olmalıdır da. Sağlıklı bireylerin ve sağlıklı ilişkilerin, partnerleri dışında da zengin ve anlamlı dostlukları vardır. Tehlike, bu dostluğun doğası ve dinamikleri değişmeye başladığında ortaya çıkar.

Duygusal aldatmayı, masum bir arkadaşlıktan ayıran şey, tek bir olay değil, bir dizi davranış ve niyetin bir araya gelmesidir. Bu durumu bir ihanet haline getiren üç temel, vazgeçilmez bileşen vardır. Eğer bu üçü bir aradaysa, adı artık "arkadaşlık" değildir.

1. Temel Sütun: Gizlilik ve Aldatma (Secrecy and Deception)

Bu, duygusal bir aldatmanın en net ve en pazarlığa kapalı işaretidir. Eğer bir ilişki, partnerinizden gizlenmek zorundaysa, o ilişki masum değildir.

  1. Gizli İletişim: Partnerinizin görmesinden rahatsız olacağınız için mesajları silmek. Telefona şifreler koymak veya bildirimleri gizlemek. O "arkadaş" için özel bir kod adı kullanmak.
  2. Yalanlar ve Eksik Bilgiler: Kiminle ve nerede olduğunuz hakkında yalan söylemek. "Bir grup arkadaşla kahve içiyoruz" derken, aslında o kişiyle baş başa olmak. Buluşmaların süresini veya sıklığını önemsizleştirmek.
  3. "Bilse Rahatsız Olur" Testi: Kendinize sormanız gereken en dürüst soru şudur: "Partnerim, bu kişiyle olan konuşmalarımızın tamamını okusaydı veya bu buluşmadaki davranışlarımızı izleseydi, kendini rahat, güvende ve saygı duyulmuş hisseder miydi?" Eğer cevabınız "hayır" ise, çizgiyi çoktan aşmışsınız demektir. Gizlilik ihtiyacı, yaptığınız şeyin ilişkinizin temel kurallarını ve partnerinizin güvenini ihlal ettiğini bilinçaltınızda bildiğinizin en somut kanıtıdır.

2. Temel Sütun: Duygusal Yakınlık ve Sırdaşlık (Emotional Intimacy and Confidantship)

Her ilişkinin merkezinde, özel ve korunaklı bir "duygusal alan" vardır. Burası, en derin korkularımızı, en büyük hayallerimizi, güvensizliklerimizi ve sevinçlerimizi ilk olarak paylaştığımız yerdir. Duygusal aldatma, bu özel alanı ihlal etmek ve o alana üçüncü bir kişiyi davet etmektir.

  1. Birincil Sırdaş Haline Gelmesi: Hayatınızdaki önemli bir gelişmeyi (bir terfi, bir sağlık sorunu) veya ilişkinizdeki bir sorunu, önce partnerinizle değil, o "arkadaşınızla" mı paylaşıyorsunuz? Onun onayı, tesellisi veya tavsiyesi, partnerinizinkinden daha mı önemli hale geldi?
  2. Partneri Kötülemek: Bu "arkadaş" ile olan sohbetleriniz, sık sık partneriniz hakkındaki şikayetler, eleştiriler veya hayal kırıklıkları etrafında mı dönüyor? Bu, son derece tehlikeli bir dinamiktir. Çünkü bu, partnerinize karşı o kişiyle bir "biz" ittifakı kurmaktır.
  3. Derin Kişisel Paylaşımlar: Çocukluk travmalarınız, cinsel fantezileriniz veya en derin güvensizlikleriniz gibi, normalde sadece en yakınınıza açacağınız konuları mı konuşuyorsunuz?

Eğer başka bir kişi, partnerinizin duygusal olarak doldurması gereken boşluğu doldurmaya başladıysa, ilişkinizin yaşam destek ünitesini fişten çekiyorsunuz demektir.

3. Temel Sütun: Cinsel ve Romantik Kimya (Sexual and Romantic Chemistry)

Bu, en çok inkar edilen ama en temel bileşenlerden biridir. Duygusal bir aldatmanın, platonik bir dostluktan farkı, altta yatan o cinsel ve romantik gerilimdir.

  1. Flört ve İltifatlar: Konuşmalarınız, normal bir arkadaşlıkta olmayacak şekilde, flörtöz imalar, cinsel içerikli şakalar veya birbirinizin dış görünüşüne dair abartılı iltifatlar mı içeriyor?
  2. Karşılaştırmalar: Farkında olarak veya olmayarak, o "arkadaşınızı" partnerinizle mi kıyaslıyorsunuz? "Ah, keşke eşim de beni onun gibi anlasa" veya "O ne kadar da düşünceli, benimki hiç böyle değil" gibi düşünceler zihninizde beliriyor mu?
  3. "Ya Eğer?" Fantezileri: O kişiyle birlikte olsaydınız hayatınızın nasıl olacağına dair hayaller kuruyor musunuz? Bu fanteziler, cinsel olmak zorunda değildir; sadece birlikte bir hayatı, bir seyahati veya basit bir anı hayal etmek bile bu kategoriye girer.
  4. Özel Anlar ve Ritüeller: Sadece ikinizin bildiği özel şakalar, şarkılar veya birlikte yapmaktan keyif aldığınız, partnerinizin dahil olmadığı ritüeller mi geliştirdiniz?

Bu üç sütun – gizlilik, duygusal yakınlık ve romantik kimya – bir araya geldiğinde, ortaya çıkan yapının adı artık "arkadaşlık" olamaz. Bu, fiziksel temas olmasa bile, bir ihanettir. Çünkü bir ilişki, sadece bedensel bir sadakat üzerine değil, aynı zamanda duygusal ve zihinsel bir özel olma, bir öncelik olma vaadi üzerine kuruludur. Duygusal aldatma, tam olarak bu vaadi bozar.

Bölüm 2: Neden Olur? Duygusal Aldatmanın Arkasındaki Psikolojik Tetikleyiciler

Hiç kimse, bir ilişkiye "ileride partnerimi duygusal olarak aldatacağım" diye başlamaz. Bu, genellikle farkında olmadan, yavaş yavaş kayılan bir yokuştur. Bu yokuşa girmenin ardında ise, genellikle hem ilişkisel hem de bireysel, karşılanmamış ihtiyaçlar ve çözülmemiş sorunlar yatar.

İlişkisel Faktörler: İçerideki Boşluk

Duygusal aldatmaların büyük bir çoğunluğu, ilişkinin kendi içindeki bir eksikliğin, bir boşluğun belirtisidir. Üçüncü kişi, genellikle bir "semptomdur," hastalığın kendisi değil.

  1. Duygusal İhmal ve Yalnızlık: En yaygın nedendir. Partnerler, aynı evin içinde yaşayan iki yabancıya dönüşmüş olabilir. Konuşmuyor, birbirlerini dinlemiyor, takdir etmiyor olabilirler. Bu duygusal çölün ortasında, birinden gelen en ufak bir ilgi, bir "nasılsın?" mesajı bile, bir vaha gibi gelebilir.
  2. Çatışmadan Kaçınma: İlişkideki sorunları (cinsellik, para, aile vb.) açıkça konuşmaktan ve çatışmaktan korkan bir partner, bu sorunların yarattığı stresi ve mutsuzluğu, dışarıdaki "güvenli" ve "sorunsuz" bir ilişkide teselli bularak yönetmeye çalışabilir.
  3. Takdir ve Onay Eksikliği: İlişki içinde kendini görünmez, değersiz veya takdir edilmemiş hisseden bir kişi, dışarıdan gelen iltifatlara ve onaya karşı aşırı derecede savunmasız hale gelir.

Bireysel Faktörler: Kişisel Boşluklar

Bazen sorun, ilişkinin kendisinden çok, kişinin kendi iç dünyasındaki eksikliklerdir.

  1. Düşük Öz Değer ve Onay Arayışı: Kişi, kendi değerini başkalarının ona olan ilgisine ve hayranlığına bağlamış olabilir. Mevcut partnerinden aldığı onay "yeterli" gelmediğinde, öz değerini artırmak için sürekli olarak yeni onay kaynakları arar.
  2. Bağlanma Stilleri: Özellikle kaygılı bağlanma stiline sahip kişiler, terk edilme korkusu nedeniyle partnerlerinden sürekli onay ararlar ve bu onayı alamadıklarında paniğe kapılırlar. Bu paniği yatıştırmak için, başka birinden ilgi görerek kendi "sevilebilirliğini" test etme eğiliminde olabilirler. Kaçıngan bağlanma stiline sahip kişiler ise, birincil ilişkilerinin getirdiği yoğun yakınlıktan "boğulduklarında", daha az talepkar ve daha "güvenli" bir mesafede duran bir dış ilişkiye sığınabilirler.
  3. Narsisistik Özellikler: Sürekli olarak hayranlık, heyecan ve yenilik arayışında olan narsisistik bireyler, uzun süreli bir ilişkinin getirdiği rutin ve sıradanlıktan sıkılabilir ve narsistik besinlerini tazelemek için yeni "hayranlar" arayabilirler.

Bölüm 3: Yıkıcı Etkiler - Görünmez İhanetin Bıraktığı Derin Yaralar

Duygusal aldatmanın etkileri, genellikle sinsi ve uzun sürelidir. Bu, sadece bir güven krizi değil, aynı zamanda bir kimlik ve gerçeklik krizidir.

Aldatılan Partner Üzerindeki Etkiler

  1. "Acaba Hangisi Daha Kötü?" İkilemi: Birçok insan için duygusal aldatma, fiziksel aldatmadan daha acı vericidir. Çünkü fiziksel aldatma, bazen "anlık bir hata," "cinsel bir zaaf" olarak rasyonalize edilebilir. Ancak duygusal aldatma, bilinçli, uzun süreli bir seçim ve yatırımdır. Bu, "Partnerim bedenini değil, kalbini ve zihnini başkasına verdi" anlamına gelir. Bu, ihanetin çok daha kişisel, çok daha derin bir seviyede yaşanmasıdır. "Sadece cinsel olarak değil, entelektüel, duygusal ve ruhsal olarak da yetersizim" mesajını verir.
  2. Gaslighting ve Gerçeklik Algısının Yitirilmesi: Duygusal aldatmanın en zehirli yan etkilerinden biri, aldatılan partnerin aylarca, hatta yıllarca, kendi sezgilerinin yanlış olduğuna ikna edilmesidir. "Sen paranoyaksın," "Kıskançlık yapıp her şeyi yanlış yorumluyorsun" gibi sürekli ithamlara maruz kalmak, kişinin kendi akıl sağlığından şüphe etmesine neden olur. Gerçek ortaya çıktığında, yaşanan acı sadece ihanetle ilgili değil, aynı zamanda kendi gerçeklik algısının bu kadar uzun süre manipüle edilmiş olmasıyladır.
  3. Derin Güven Kaybı ve Travma: Sadece partnere değil, aynı zamanda kendine (sezgilerine), arkadaşlıklara ve genel olarak insanlara karşı duyulan güven temelden sarsılır. Bu deneyim, Karmaşık Travma Sonrası Stres Bozukluğu (C-PTSD) belirtilerine yol açabilir: Sürekli tetikte olma (hipervijilans), anksiyete, depresyon, güvensizlik ve izolasyon.

Aldatan Partner ve İlişkinin Kendisi Üzerindeki Etkiler

  1. İçsel Çatışma ve Yabancılaşma: Aldatan taraf, genellikle yoğun bir suçluluk, utanç ve içsel çatışma yaşar. Bu durum, kendi öz saygısını düşürür ve birincil ilişkisine karşı daha mesafeli ve eleştirel olmasına neden olur.
  2. İlişkinin Enerjisinin Sömürülmesi: Her ilişkinin büyümesi ve sağlıklı kalması için duygusal bir enerjiye ihtiyacı vardır. Duygusal aldatma, bu enerjiyi bir hortum gibi çeker ve dışarıdaki bir ilişkiye aktarır. Birincil ilişki, kelimenin tam anlamıyla, "açlıktan" ölmeye başlar.

Bölüm 4: Enkazdan Çıkmak - İyileşme ve Yeniden İnşa Mümkün mü?

Duygusal bir aldatmanın ortaya çıkması, bir ilişkinin yaşayabileceği en büyük depremlerden biridir. Ancak her deprem, her binayı yıkmaz. Bazı binalar, temelleri sağlamsa ve doğru onarım yapılırsa, eskisinden daha bile güçlü hale gelebilir.

Adım 1: Radikal Dürüstlük ve Sorumluluk

İyileşmenin başlayabilmesi için, aldatan tarafın inkârı, bahaneleri ve suçu başkasına atmayı tamamen bırakması gerekir.

  1. Tam Sorumluluk: "Evet, bu bir duygusal aldatmaydı. Sınırları aştım. Seni incittim ve bunun hiçbir bahanesi yok. Sorumluluk tamamen bana ait." Bu cümle kurulmadan, hiçbir ilerleme kaydedilemez.
  2. Tüm Gerçeklerin Ortaya Dökülmesi: Aldatılan partnerin, güveni yeniden inşa edebilmesi için, tüm sorularının dürüstçe yanıtlanması gerekir. Bu, acı verici bir süreçtir, ancak belirsizlikten daha iyidir.

Adım 2: Üçüncü Kişiyle Tüm Teması Kesmek (No Contact)

Bu, pazarlığa açık olmayan bir ön koşuldur. Duygusal aldatmanın yaşandığı kişiyle olan tüm bağların, aldatılan partnerin gözü önünde, net ve kesin bir şekilde koparılması gerekir. "Sadece arkadaş kalacağız" gibi bir seçenek, iyileşme sürecini tamamen sabote eder. Bu, bir bağımlının, uyuşturucusunu "sadece masanın üzerinde tutmasına" benzer.

Adım 3: Yas, Öfke ve Acıya Alan Açmak

Aldatılan partnerin, bu ihanetin yarattığı yoğun duyguları (öfke, keder, utanç) yaşamasına izin verilmelidir. Aldatan tarafın görevi, bu duyguları savunmaya geçmeden, kendini haklı çıkarmaya çalışmadan dinlemek ve kabul etmektir. "Hala mı aynı konuyu konuşuyoruz?" gibi cümleler, süreci sabote eder. Bu, haftalar, aylar sürebilecek bir süreçtir ve sabır gerektirir.

Adım 4: Güveni Yeniden İnşa Etmek (Şeffaflık ve Tutarlılık)

Güven, bir gecede geri gelmez. Bu, aldatan tarafın, uzun bir süre boyunca, sözleri ve davranışlarıyla tutarlı bir şekilde güvenilir olduğunu yeniden kanıtlaması gereken, yavaş ve zahmetli bir süreçtir. Bu, bir süreliğine telefon şifrelerini paylaşmak, nerede olduğunu bildirmek gibi "radikal şeffaflık" eylemlerini içerebilir.

Bölüm 5: Profesyonel Yardım - Bu Enkaz Tek Başına Kaldırılamaz

Duygusal bir aldatmanın yarattığı bu karmaşık ve acı verici enkazı, çiftlerin tek başlarına kaldırması neredeyse imkansızdır. Bu süreçte profesyonel bir rehber, hem enkazın güvenli bir şekilde kaldırılmasına yardımcı olur hem de altından çıkan zayıf temellerin yeniden inşa edilmesini sağlar.

  1. Çift Terapisi: Bu, bir lüks değil, bir zorunluluktur. Eğitimli bir çift terapisti, size şu konularda yardımcı olur:
  2. Her iki tarafın da duygularını ifade edebileceği güvenli bir ortam yaratır.
  3. İhanetin altında yatan kök nedenleri (karşılanmamış ihtiyaçlar, iletişim sorunları) keşfetmenize yardımcı olur.
  4. Size daha sağlıklı iletim ve çatışma çözme becerileri öğretir.
  5. Güvenin yeniden inşası için yapılandırılmış bir yol haritası sunar.
  6. Bireysel Terapi: Çift terapisine ek olarak, her iki partnerin de bireysel terapi alması genellikle şiddetle tavsiye edilir.
  7. Aldatılan Partner İçin: Bu ihanetin yarattığı kişisel travmayı işlemek, öz saygıyı yeniden inşa etmek, yoğun kaygı ve depresyon belirtileriyle başa çıkmak ve ilişkide kalıp kalmama kararını daha sağlıklı bir şekilde verebilmek için.
  8. Aldatan Partner İçin: Bu davranışa neden olan kendi içsel dinamiklerini (bağlanma yaraları, öz değer sorunları vb.) anlamak ve gelecekte aynı hataları yapmamak için yeni başa çıkma mekanizmaları geliştirmek için.

Psikiyatrik Değerlendirmenin Kritik Rolü

Bu deneyimin yarattığı duygusal çalkantı, genellikle klinik düzeyde ruhsal bozuklukları tetikler veya var olanları şiddetlendirir.

  1. Aldatılan partnerde, bu travma Majör Depresif Bozukluk, Panik Bozukluk veya Karmaşık TSSB'ye yol açabilir.
  2. Aldatan partnerin bu yola girmesinin altında, tedavi edilmemiş bir depresyon, anksiyete bozukluğu veya DEHB gibi bir durum yatıyor olabilir.

Bu nedenle, sürecin herhangi bir noktasında, bir psikiyatri randevusu alarak bir psikiyatristten değerlendirme almak, bütüncül bir iyileşme için hayati önem taşır. Bir psikiyatrist, doğru tanıyı koyabilir ve eğer gerekliyse, terapi sürecini destekleyecek, duygusal stabiliteyi sağlayacak ve belirtilerin şiddetini azaltacak bir ilaç tedavisi önerebilir.

Bir Krizden Doğabilecek Fırsat

Duygusal aldatma, bir ilişkinin yaşayabileceği en acı verici deneyimlerden biridir. İnkar edilemez bir ihanettir ve geride derin yaralar bırakır. Birçok ilişki bu depremden sağ çıkamaz.

Ancak, her krizin içinde bir de fırsat gizlidir. Eğer her iki taraf da bu acı verici deneyimle yüzleşme, sorumluluk alma ve değişmek için çalışma cesaretini gösterebilirse, bu kriz, ilişkinin halının altına süpürülmüş tüm sorunlarıyla yüzleşmek için bir katalizör olabilir. Bu, çiftlerin birbirlerini ve kendilerini hiç olmadığı kadar derinden tanıdığı, daha dürüst, daha bilinçli ve temelleri eskisinden çok daha sağlam yeni bir ilişki inşa etme fırsatı olabilir.

Doç.Dr.Büşra OLCAY ÖZ

Tıbbi İnceleme:

Doğrulanmış

Doç.Dr.Büşra OLCAY ÖZ

Çocuk ve Ergen Psikiyatristi

Bu makale, bilimsel kaynaklara dayalı olarak hazırlanmış ve Doç.Dr.Büşra OLCAY ÖZ tarafından tıbbi doğruluk ve güncellik açısından detaylı incelemeye tabi tutulmuştur.

Doç.Dr. Uzman Danışman
Son İnceleme: 10.10.2025 Bilimsel Kaynaklı Detaylı Profil

Tıbbi Sorumluluk Reddi

Bu makale sadece bilgilendirme amaçlıdır ve profesyonel tıbbi tavsiye, tanı veya tedavi yerine geçmez. Sağlık durumunuzla ilgili sorularınız için mutlaka bir sağlık profesyoneline başvurunuz.

⚠️ Acil Durumlarda: Kendinize veya başkalarına zarar verme düşünceleriniz varsa, derhal 112 Acil Servisi'ni arayın veya en yakın acil servise başvurun.